Yenidoğan Çetesi Skandalı: Mağdur Aileler Korkunç Gerçekleri Anlatıyor

Türkiye gündemini sarsan ‘Yenidoğan Çetesi’ skandalında, mağdur aileler yaşadıkları dehşet dolu günleri birer birer anlatmaya başladı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21 Mayıs 2023’te başlattığı soruşturma kapsamında ortaya çıkan vahim detaylar, toplumda büyük yankı uyandırdı. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün ihbarı ve CİMER’e yapılan başvurular sonrası başlatılan soruşturmada şimdiye kadar 22 kişi tutuklandı. Çete üyelerinden bazılarının itirafları ise insanları dehşete düşürdü. Şüpheliler, bebekleri ağır narkotik ilaçlarla uyuttuklarını ve kasıtlı ihmaller sonucunda 12 bebeğin hayatını kaybettiğini itiraf etti.

Mağdur Aileler Korkunç Olayları Anlatıyor

Halk TV’de yayınlanan bir programa katılan mağdurlardan Orhan ve Sevil Dağlı çifti, yaşadıkları korkunç olayı gözyaşları içinde anlattı. Sevil Dağlı, bir cumartesi gecesi prematüre bir erkek çocuk dünyaya getirdiğini, doktorlarının bebeğin sağlıklı olduğunu ve sadece yoğun bakımda tutulması gerektiğini söylediğini belirtti. Ancak hastanede yaşanan ihmaller, aileyi derin bir trajediye sürükledi.

Dağlı çifti, doğumdan sonra bebeklerinin uygun koşullarda yoğun bakıma alınmadığını, hastane personelinin bebeği bir çarşafa sararak taşıdığını ifade etti. O gece hastanede çocuk doktorunun bulunmadığını ve bebeklerinin tedavi edilmediğini söyleyen çift, bilgi almakta zorlandıklarını ve hemşirelerin kendilerine “Çocuğunuz kötü doğdu, ne bekliyordunuz?” şeklinde aşağılayıcı sözler söylediğini belirtti.

Ağır İlaçlar ve Yoğun Bakımsız Geçen Günler

Orhan Dağlı, çocuklarının beyin kanaması geçirdiğini ve engelli kalacağını öğrendiklerinde büyük bir şok yaşadıklarını anlattı. Bebeği başka bir hastaneye götürdüklerinde, durumun hızla iyileştiğini ve mamasını almaya başladığını öğrenen çift, hastanede geçirdikleri 35 gün boyunca çocuklarına ne yapıldığını sorguladı. Bu süreçte bebeklerinin sürekli ilaçlarla beslendiğini öğrendiklerinde, yaşadıkları acı daha da derinleşti.

Yenidoğan Çetesi’nin mağdur ettiği aileler, bu korkunç olayların bir an önce adalet önünde hesap vermesini beklerken, toplumda çete ve bu tür ihmallerin yarattığı derin güven kaybı giderek büyüyor.